Hayatınızda Neyi Düşünürseniz Onu Çağırırsınız: Düşünce Gücünün Gerçek Etkisi

Hayatınızda Neyi Düşünürseniz Onu Çağırırsınız: Düşünce Gücünün Gerçek Etkisi

Günümüzde pek çok kişi enerjiden, frekanstan, çekim yasasından ve bilinçaltının gücünden bahsediyor. Fakat bazen bu bilgiler öylesine tekrarlanıyor ki, etkisi giderek sıradanlaşıyor. Oysa bu "sıradanmış gibi görünen" bilgiler aslında hayatımızı şekillendiren temel gerçeklerden biri: Ne düşünürseniz, onu çağırırsınız.

Düşünceler Birer Talep Midir?

Evet, her düşünce bir taleptir. Kafamızdan geçen her şey, ister istemsiz ister bilinçli olsun, evrene gönderilen bir çağrı niteliğindedir. Güzel şeyler düşünüyorsanız, minnet doluysanız, pozitif bir içtenlikle hayata yaklaşıyorsanız, evren bu titreşime cevap verir. Ama korkularla, kuşkularla, endişelerle yaşamayı alışkanlık haline getirdiyseniz, evet, aynen bu korkular da hayatınıza davet edilir.

Trafik Kazasından Korkan Hep Kazaya Uğrar mı?

Bunun bilimsel bir açıklaması var: Beyin, gerçekle hayali ayırt edemez. Sürekli kazadan korkan bir kişi, bilinçaltında bu olayı tekrar tekrar yaşıyordur. Beyin bunu gerçekmiş gibi algılar ve vücut kimyası buna göre şekillenir. Düşünce, bedenle buluşur ve sonunda maddeye dönüşür.

Eğer araba kullanıyorsanız ama yola korkuyla çıkıyorsanız, bu korku hem sizin konsantrasyonunuzu hem de aracın enerjisini etkiler. Kaza olmasa bile huzursuzluk, dikkat dağınıklığı ve enerji düşüklüğü gibi sonuçlar kaçınılmaz olur.

Aşırı Koruyucu Anne Baba Etkisi

"Onu hep koruyorum, ama hep başına bir şey geliyor" diyen ebeveynler çoktur. Oysa çocuklarını sürekli bir tehlikeye karşı koruma çabası, o tehlikeyi adeta davet eder. Çünkü ebeveynin odak noktası tehlike ve endişedir. Bu da çocuk üzerinde görünmeyen bir baskı yaratır. Enerji geçişi sadece fiziksel değil, duygusaldır da...

Konuşmalarınız Şikayet Doluysa Hayatınız da Öyle Olur

Günümüzde insanlar birbirine kolay kolay “Günaydın” bile diyemez oldu. Biri “Nasılsın?” dese cevaplar genelde şöyle:

  • Ne olsun, işte sürünüyoruz...

  • Valla hiç iyi değilim...

  • Ne olacak bu memleketin hali?

Bu cümlelerin her biri beyne komut olarak gider. Şikayet ettikçe zihin yoksunluğu, yokluğu ve karanlığı kaydeder.

Para yok diyorsanız, evet, yokluk bilincindesinizdir. Bu bilinç hali sizi daha da yoksullaştırır. Enerji frekansınız düşer, bereket alanınız kapanır.

Hastalık Hastası Mısınız?

Sürekli "Hastayım, yine hastalandım, şu sıralar hep halsizim" gibi cümleler kuruyorsanız dikkat! Beyin bu komutları alır ve bedenin kimyasını ona göre düzenler. Beynin görevi, sizin söylediklerinizi gerçekleştirmektir. Kendinizi kötü hissetmeseniz bile bu tür ifadeler sizi gerçekten hasta etmeye başlar.

Şükrün Gücü

Allah, şükretmeyen kullarından nimetlerini geri alır derler. Bilimsel açıdan da bu doğrudur. Minnet duygusu, beyin kimyasını değiştirir. O anda stres hormonları azalır, bağışıklık sistemi güçlenir, frekans yükselir. Sürekli şikayet eden biriyle aynı ortamda bulunmak bile sizin enerjinizi emer.

Sevginizi Gösterin – Özellikle Çocuğunuza

Çocuklara sevgiyi sadece düşünmek yetmez, göstermek gerekir. Özellikle bebeklik döneminde annenin ruh hali bebeğe doğrudan geçer. Kucağınıza aldığınızda sinirliyseniz, o bebek de huzursuz olacaktır.

Pozitif enerjiyle, sevgiyle yaklaştığınızda bu duygu da bebeğe geçer. Dokunmak, öpmek, sevgi sözcükleri fısıldamak… Bunların hepsi çocuğun frekansını yükseltir.

Beynin Gerçek Gücü

Beynimizde 13 milyara yakın sinir hücresi vardır ve bu hücreler saniyede milyonlarca bilgi alışverişi yapar. Her biri 7.3 kilo voltluk enerji üretir. Hepsi aynı anda aktive olsa, bir metropolün enerji ihtiyacını karşılayacak güce ulaşabiliriz. Beyin, inandığınız her şeyi gerçekleştirme potansiyeline sahiptir. İyiyi düşünürseniz iyi, kötüyü düşünürseniz kötü gelir.

Tıp Kitaplarına Girmiş Bir Örnek

Soğutuculu bir trende yanlışlıkla kilitlenen işçinin hikayesi… Vagon soğuk değildir ama işçi, donduğuna inanır. Vücudu bu inanca göre çalışır ve donarak ölür. Gerçek sıcaklık değil, algılanan sıcaklık belirleyici olmuştur.

Sözleriniz Kaderiniz Olmasın

"Ben daha bir iki yıl yaşarım..." gibi cümleleri sık tekrarlayan kişiler, farkında olmadan kendi ölüm emirlerini veriyor olabilirler. Ne zaman öleceğiniz bile zihninizdeki inançla şekillenebilir. O yüzden yaşınız kaç olursa olsun, bir hedefiniz, hayaliniz ve yaşama sevinciniz olsun.

Hedefiniz ve Hayaliniz Olsun

Hayat ne kadar zor görünürse görünsün, sizi ileriye taşıyan bir hayaliniz yoksa geriye düşersiniz. Zihin, hedefe odaklandığında tüm evren ona yardımcı olmaya başlar. Hedefsiz zihin rotasız gemi gibidir. Her fırtına onu alt üst eder.


Sonuç: Enerjini Neye Verirsen Onu Büyütürsün

Şikayet mi? Mızmızlanma mı? Yokluk mu? Yoksa şükür mü? Sevgi mi? Umut mu?

Karar sizin… Ama unutmayın: Evren sizin söylediklerinizi değil, hissettiklerinizi duyuyor. Ve hissettiğiniz her şey, hayatınızda büyüyüp gerçek oluyor.

Bugünden itibaren her sabah uyanırken şöyle deyin: “Bugün de harika bir gün olacak. Ben iyiyim, sağlıklıyım, şükür doluyum.”

Göreceksiniz ki hayat, size aynı güzellikle cevap verecek.

Post a Comment

0 Comments