“Evreni anlamak istiyorsan; enerji, frekans ve titreşim üzerine düşün.” — Nikola Tesla
Eskiden birine “enerjim düştü” dediğimizde insanlar anlam veremezdi. Şimdi ise bu tür cümleler sohbetlerin ortasında, kahve bardaklarının yanına ilişmiş bir dua gibi çıkıyor dudaklarımızdan:
“Titreşimini düşürme…”
“Bu ortam beni aşağı çekti…”
“Frekansımız uyuşmadı galiba…”
Peki ama bunlar gerçekten ne demek? Bunlar sadece havalı spiritüel sözler mi? Yoksa hayatımızın merkezine yerleşmiş, ama hep göz ardı ettiğimiz görünmeyen bir gerçekliğe mi işaret ediyorlar?
Şöyle başlayalım…
Enerji: Hepimiz Biraz Parlayan Noktalardan Oluşuyoruz
Sen, ben, yazdığımız kelimeler, okuduğumuz sayfalar, evrendeki her şey… Aslında atomlardan değil, enerjiden oluşuyor.
Evet, bunu duymuşsundur ama içselleştirelim biraz:
Sen sadece etten, kemikten, kaslardan ibaret değilsin. Sen, içinde titreşen bir yaşam kıvılcımısın. Ve bu kıvılcım, sürekli bir frekansta titreşiyor.
Bilim buna kuantum alanı der. Spiritüeller ise “auran” der. Ama ne dersek diyelim, ortak nokta şu:
Her şeyin bir enerjisi var. Ve bu enerji, belirli bir titreşimde yayılıyor.
Frekans Nedir? Neden Bazen Birileriyle "Hemen Isınırız"?
Frekans, bir şeyin ne kadar hızlı titreştiğini ifade eder. Ama burada sadece fizik yasalarından değil, kalp yasalarından da söz ediyoruz.
Mesela bazen birisiyle ilk kez karşılaşırsın ama sanki yıllardır tanıyormuşsun gibi hissedersin. İçin ısınır, ses tonu bile hoşuna gider.
İşte bu, frekans uyumudur.
Aynı şekilde bazen de biriyle konuşursun, gülümsersin, çabalarsın ama o “klik” hissi gelmez. O elektrik bir türlü geçmez.
Bu da frekans farkıdır.
İnsanların enerjileri vardır, tıpkı radyo istasyonları gibi. Ve sen yalnızca seninle aynı frekansta yayın yapanları gerçekten duyabilirsin.
İlişkiler Frekansla Kurulur, Sözlerle Değil
İşte tam burada bir gerçeği kabul edelim:
İlişkiler, frekans işi. Ve her güzel sohbet bir uyum melodisidir.
Bir zamanlar ruhunla bütün hissettiğin insanlar şimdi seni anlamıyorsa, bu senin hatan değil.
Senin frekansın değişti. Belki daha yüksek, belki sadece farklı. Ama değişti.
Bu yüzden:
Çocukluk arkadaşınla artık ortak bir şey kalmamış gibi hissedebilirsin.
Çok sevdiğin biriyle yolların kesişmiş ama yürümemiş olabilir.
Aynı evde büyüyüp bambaşka dünyalara savrulmuş kardeşlerin olabilir.
Bu bir eksiklik değil. Bu titreşim farkı.
Ve doğanın bir kanunu var: Farklı frekanslar uzun vadede rezonansa girmez.
Frekans Değiştikçe Hayat da Değişir
Frekans değişikliği, bir uyanıştır.
Bazen bir kitapla olur. Bazen bir kayıpla. Bazen sessizce doğada yürürken bir anda olur. Ama bir gün olur.
Senin düşünce kalıpların, inanç sistemlerin, duygusal tepkilerin değiştikçe... frekansın da değişir.
Ve evren buna şöyle cevap verir:
Bazı insanlar sessizce hayatından çekilir.Yeni insanlar, “sanki seni yıllardır tanıyormuş gibi” gelir.
Eski ortamlar rahatsız etmeye başlar.
Yeni yollar, karşına tesadüf gibi ama aslında tam zamanında çıkar.
Frekans dönüşümü budur. Büyüme budur. Ve evet, bazen acıtır. Ama eski frekansına sıkı sıkı tutunarak yeniye yer açamazsın.
Frekans ve DNA: Bilinç Seviyemizi Yükseltmek Mümkün mü?
Şimdi biraz daha derinlere inelim…
Modern spiritüel teorilere göre, DNA'mız sadece fiziksel özelliklerimizi değil, aynı zamanda bilinç düzeyimizi de taşıyor.
Yani DNA'mız, bir anlamda kozmik bir yayın istasyonu gibi: hem geçmiş yaşam kayıtlarını hem de potansiyelimizdeki yüksek frekansları barındırıyor.
Bazı spiritüel öğretiler der ki:
“İnsan DNA’sı 12 sarmallıdır. Ama şu anda aktif olan kısmı sadece 2.”
Kalan 10 sarmal? Onlar uykuda. Ve bu uykudan, ancak ruhsal uyanışlarla, yüksek frekanslara geçişle, bilinçli dönüşümlerle uyanıyorlar.
Ne demek bu?
Basitçe: Ne kadar bilinçli yaşarsan, ne kadar farkındalıkla karar verirsen, ne kadar kalbini açarsan…
DNA’nın o kadar fazla “kapısı” açılır.
Ve sen aynı dünyada, bambaşka bir gözle yaşamaya başlarsın.
İki insan aynı masada oturabilir. Aynı çayı içebilir.
Ama biri frekans olarak daha yüksekteyse, gördüğü, hissettiği, anladığı şeyler tamamen farklı olur.
Yani evet: Bilinç bir frekanstır. Ve her yükseliş, senin daha fazla “kendin” olma halindir.
Frekans Aile İlişkilerini de Belirler
Şimdi gelelim evin içine, yani en zorlu frekans sınavlarının yaşandığı yere: aileye.
Aile…
Kimi zaman kalbin evi, kimi zaman da titreşimini en çok zorlayan yer olabilir.
Şunu dürüstçe söyleyelim:
Kan bağı, frekans bağı demek değildir.
Birileriyle aynı evde büyümüş olman, aynı bilinç seviyesinde kalacağınız anlamına gelmez.
Bu yüzden bazen:
Annenle konuşmak seni tüketir.Kardeşin seni hiç anlamıyor gibi hissedersin.
Aile toplantılarında tedirginlik yaşarsın ama nedenini bile açıklayamazsın.
Çünkü titreşimler farklıdır.
Sen değişmişsindir.
Onlar sabit kalmıştır.
Ve bu da “içten içe anlaşmazlık” doğurur.
Bazı spiritüel yaklaşımlar şöyle der:
“Ruhlar, doğmadan önce bu hayattaki ailesini seçer. Ve bu seçim, çoğu zaman çözülmemiş karma'lar içindir.”
Yani sen bu aileye “ceza” için değil; büyümek, öğrenmek, dönüştürmek için gelmiş olabilirsin.
Ve bazen en büyük dönüşüm; bağırarak değil, sessizce mesafe koyarak olur.
Unutma: Sevgiyle sınır koymak, sevgisizlik değildir.
Aksine, hem kendine hem karşındakine en büyük armağandır.
Frekansın İş Hayatına Etkisi: "Orada Kendim Gibi Hissedemiyorum"
İş yerinde geçirdiğimiz saatler, hayatın neredeyse yarısı.
Peki hiç düşündün mü:
Ortamda ne kadar kalabalık olursa olsun, bazen neden bu kadar yalnız hissediyorsun?
Sebep çok net: Frekans uyuşmazlığı.
Bazı ofisler, titreşimi o kadar düşürür ki, sen farkında bile olmadan enerjin çalınır.
Sabah gitmek istemezsin.İnsanların bakışları boğar.
Sanki görünmezsin.
Yaratıcılığın tükenmiş gibidir.
Bunlar aslında birer işaret.
Evren sana der ki: “Burada titreşimin uyuşmuyor. Bu senin yerin değil.”
Ve sonra ne olur biliyor musun?
Projeler durur.Etrafındaki kişiler değişir.
Ya da bir gün öyle bir olay olur ki “bitti” dersin.
Bu kötü bir şey değil.
Bu evrenin, seni seni duymayan yerlerden, frekansına uygun yeni alanlara yönlendirmesidir.
Korkma.
Frekansın yükseldikçe, seni “duyacak” insanlar ve işler de gelecektir.
Evrenin Dili: Titreşim
Evrenle iletişim kurmanın bir dili vardır. Ve bu dil ne kelimedir, ne mantık…
Bu dil frekanstır.
Sen ne titreşim yayıyorsan, evren onu algılar.
Ve sana onun aynısını geri gönderir.
Yani;
Sen sürekli şikâyet ediyorsan, daha çok şikâyet edilecek şey gelir.İçin sevgiyle doluysa, daha çok sevgiyle rezonansa giren insanlar gelir.
Korkuyorsan, korkuyu tetikleyen olaylar yaşarsın.
İşte bu kadar basit ve bu kadar derindir bu yasa.
Ve işin güzel yanı: Sen bu frekansı değiştirebilirsin.
Nasıl mı?
Frekans Yükselten Günlük Ritüeller
Şimdi sana her gün kolayca uygulayabileceğin bazı titreşim yükseltici alışkanlıklar vereyim. Bunlar sadece ruhuna değil, bedenine, zihnine ve hayatına da iyi gelecek:
🧘♀️ 1. Meditasyon & Nefes
Sabah 5 dakika bile olsa gözlerini kapat. Derin nefesler al. Bedenini hisset. Sadece orada olduğunu fark et.
Bu bile frekansını sıfırlamak için yeterli.
🍃 2. Doğada Zaman Geçirmek
Toprağa bas. Ağaçlara sarıl. Kuş seslerini dinle.
Doğa, en saf frekans alanıdır.
🎨 3. Sanatla Buluş
Resim yap, yazı yaz, dans et, müzik dinle.
Bunlar sadece hobi değil, titreşim yükseltici yakıtlardır.
🥗 4. Temiz Beslen
Ağır, rafine, işlenmiş gıdalar frekansı düşürür.
Canlı, taze, doğaya yakın besinler titreşim yükseltir.
💌 5. Şükran Günlüğü
Her gün sadece 3 şey yaz: “Bugün minnettar olduğum 3 şey…”
Yazdığın an frekansın değişir. Çünkü şükran, evrenin en yüksek titreşimlerinden biridir.
🧼 6. Enerji Temizliği
Adaçayı tütsüsü, deniz tuzu banyosu, duşta imgeleme…
Tüm bunlar sadece sembol değil, enerjisel dönüşüm araçlarıdır.
SONUÇ: Aynı Frekanstaysan, Zaten Yollar Kesişir
Hayat çok basit bir yasaya göre işler:
Ne yayıyorsan, onu alırsın.
Neyle rezonansa giriyorsan, o senin gerçekliğin olur.
Bu yüzden;
“O kişi beni terk etti” deme.Belki artık frekanslarınız uyuşmuyordu.
“Bu iş bana göre değildi” de.
Çünkü değildi. Ruhun orada sıkışıyordu.
“Yalnız hissediyorum” diyorsan…
Belki de önce kendi frekansını duyman gerekiyordur.
Ve en önemlisi:
Titreşimini ne zaman yükseltsen, her şey değişmeye başlar.
Çünkü evren seni her zaman duyar.
Ama sadece seninle aynı frekanstaysa…
Mini Test: Frekansını Şu Anda Yükseltecek Bir Cümle Seç
Gözlerini kapat ve aşağıdaki cümlelerden seni en çok çeken birini seç:
“Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum.”“Şu anda frekansımı sevgiye hizalıyorum.”
“Geçmişi bırakıyor, yeniye alan açıyorum.”
“Ben olduğum halimle yeterliyim.”
“Şükür, hayatımda mucizeler yaratıyor.”
Hangisi seni titretti?
İşte o, bugünkü frekans kapın.
Yazının Sonu Ama Yolculuğun Başlangıcı
Kendine bir iyilik yap.
Bugün bir şeyin frekansını dinle:
Belki bir şarkının, belki bir dostunun sesi, belki de kendi kalbinin…
Çünkü orada bir titreşim var.
Ve o titreşim, seni evrene bağlıyor.
Kendine şefkatle yaklaş.
Ve unutma:
Aynı frekanstaysan, buluşursun.
Uzaklaştıysan, frekansın değişmiştir.
0 Comments