Eril,
erkeği, dişil de kadını temsil eder. Peki eril ve dişil enerji tam olarak
nedir, ikisi arasındaki denge nasıl sağlanır?
Eril, erkeği
ve dişil de kadını temsil etse de eril ve dişil enerji aslında kadın ve erkek
olmakla alakalı değildir. Yani her kadının ve her erkeğin içinde dişil ve eril
enerjiler vardır. Hepimiz bu enerjileri içgüdüsel olarak içimizde taşırız.
Bilim
açısından baktığımızda kadın kromozomlarını XX temsil eder. Yani kadın
katışıksız kadındır. Erkek kromozomlarını ise XY temsil eder. Yani bir kadınlık
ve bir de erkeklik kromozomu. Bu kromozomların dışarıya vurduğumuz
davranışlarla bir ilgisi yoktur. Bu sadece varoluşun bilimsel bir
göstergesidir. Aynı şekilde içimizde taşıdığımız eril ve dişil enerji de bizi
daha fazla kadın ya da daha fazla erkek yapamaz.
Yin-Yang
Felsefesi ve Eril ve Dişil Enerji İlişkisi
Aslında
Çinlilerin Yin-Yang olarak adlandırdığı felsefe Batı biliminde eril ve dişil
enerjilerin tam da karşılığıdır. Düşünülenin aksine bir kadında eril enerjinin
baskın olması onu maskülen yapmayacağı gibi bir erkekte dişil enerjinin baskın
olması da onu feminen yapmaz.
Basitleştirilmiş
Çince’de Yin Yang’ın kelime kökenine daha yakından bakarsak, (yin) kelimesi
Çince’de kapalı, bulutlu anlamında kullanılır. Bu kelime aynı zamanda negatif
ve feminen (dişi) anlamına da gelmektedir. (yang) ise güneşli, pozitif ve eril
(erkek) anlamlarını içerir.
Yin ve Yang
aslında dengeyi simgeler. Gece olmadan gündüz, iyi olmadan kötü, savaş olmadan
barış olamayacağını söyler. Önemli olan karşıtlıklardan gelen uyumu hayata
katmaktır.
İşte Çin
bilimindeki Yin-Yang’in Batı dünyasındaki karşılığı da eril ve dişil
enerjilerdir. Zaman zaman çok duygusallaşıp içimize dönebiliriz. Bir ertesi gün
ise daha dinç, hayata daha mantıklı bakan insanlar olabiliriz. Bu tamamen
içimizdeki Yin-Yang yani eril ve dişil enerjinin bir sonucudur. Hayatın her
noktasında olduğu gibi dengede olmak içimizdeki enerjileri de dengede tutmayı
gerektirir. Çünkü birine biraz daha fazla kaymak bütün hayatımızı etkileyen
sonuçlar gösterebilir.
Dişil enerji
alır ve kabul eder. Erkek enerji verir ve akıtır. İşte tam da bu noktada kadın
erkek ilişkisindeki en büyük bozulmalar da başlar. Kadınların almayı kabul
etmediği, ben yaparım dediği noktada erkeğin genetik alışkanlıkları bozulmaya
başlar. Ya da tam tersini düşünelim. Erkeğin sürekli almayı beklediği bir
konumda da kadının içindeki denge bozulmaya başlar.
Sonuç olarak
hayatımızdaki bütün ilişkilerin dengede olması için eril ve dişil enerjilerin
de dengede olması gerekir. Unutmayalım kendimizi tanıma süreci uzun bir yoldur
ve eril-dişil enerjilerimizi dengede tutmak da bunun yollarından
biridir.
Alıntı
0 Comments