Evliliklerde Bir Eş Niye Gider?


Hiçbir eş durduk yere gitmez. Duramadığı için gider.

Nefes almak için değil, evliliğinde nefes alamadığı için gider.

Tek taraflı yorulduğu için gitmek istiyor eş. Durduğu için, yürümediği için, görülmediği ve duyulmadığı için gidiyor giden eş. Durduk yere gitmiyor, durduğu için gidiyor…

Bir eş giderse, artık dayanamadığı için gider. Önce evlilik ilişkisinde duvar olmaya başlar. Duvara vursanız ses gelir, ona vursanız ses gelmez.

Bakışlarıyla gider evliliğinden. Gözlerinde ışık göremezsiniz.

Sözleriyle gider evliliğinden. İkinize ve geleceğinize dair ümit cümleleri tükenmiştir.

Canlılığıyla gider evlilikten. Evinizin içinde sessiz bir hayaletle yaşadığınız hissine kapılırsınız.

Daha iyi yaşamak için değil, birlikte ite kaka dahi olsun yaşayamadığı için gider.
Sevmediği için değil, sevecek yanlar bulmakta çaresizlik yaşadığı için gider.

Evlilik hayatını sevmediği için değil, evlilik hayatını bir yuvaya çevirmekte yorulduğu için gider.

Üçüncü şahısların varlığı nedeniyle değil, evin içinde ikinci şahıs olamadığı için gider.

“Gidiyorum, dayanamıyorum artık…!” dediğinde, “Gitme, sana ihtiyacım var…” cümlesini duyamadığı için gider.

Giden kişi, kendi gitmişliğiyle birlikte tüm yolları denemiş olmanın yorgunluğuyla gider.

En tehlikelisi evlilikte geleceğinin olmadığı hissine kapılmaktır aslında. Umut bitince yöntemlerin tükenmesi kaçınılmaz olur. Umut yoksa çaba yoktur. 

Diliyle, davranışlarıyla anlatamadığını “geri çekilmesiyle” anlatmaya çalışır eş! Ne kibar ama bir o kadar korkunç bir yöntemdir geri çekilmek! Geri çekilen, kendini ilişkinin dışında tuttuğunda, siz ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız artık! Geçmiş olsun demenin vakti gelmiştir o evliliğe!

Önce belki anlatamaz. Zaman gelir, kendi tarzıyla anlatmanın bir yolunu bulur. Anlattığının anlaşılmadığını fark ettiğinde yıkılır. Yine anlatmak için yeni bir enerji boyutu yakalamaya çalışır. Arar, araştırır, dinler, uygulamaya çalışır. Elinin yettiği, gözünün gördüğü her şeyi uygular. Yeniden yaşanan anlaşılmazlık yinelenen bir ümitsizliğe dönüşür. Ümidi azaldıkça davranışları değişir. Çünkü davranışlarının ardındaki kaygı yükselir.

Geleneksel kültürümüzde evliliğin bitmesi “yuvanın yıkılması” olarak algılanırken; kişisel hayatlar açısından bakıldığında “bir insan canlısının kurtulması” anlamına gelir çoğu zaman. Zira yuvanın yıkılmaması için nice insan kendisini yıkıyor çaresizce. Sistemi kurtarmak için kendisini feda etmekten vazgeçtiğinde yıkılıyor evlilik. Yıkılan evliliğin yerinde yeni bir canlı nefes almaya başlıyor doğal olarak.

Dikkat ediyorum seanslarda, yuvasını kurtarmak için ne çok çaba harcıyor eşler. Kimi zaman kadın kimi zaman erkek, evliliğinin iyi koşullarda devam etmesi için uğraşıyor makine gibi. Uğraşıyor, uğraşıyor… baktı ki olmuyor… gidiyor.

Evlilik ilişkisini götüren süreç atla deve değil aslında! İyi gözlemci eşler bilirler. Hatta pratik zekaya sahip olan kişiler hemen anlarlar. Evlilikte biraz anlayış, biraz nükte, biraz arkadaşlık, biraz ikili diyalog, biraz kakara kikiri, biraz ilgi, çokça sevgi ve çokça şefkat götürüyor ilişkiyi.

Arkadaşlık ilişkisinin olmadığı, birbirine merhamet etmeyen, sadece kendisini düşünen, evlilik ilişkisini tek taraflı bencil beklentilerine oyuncak etmeye çalışan kişilerin eşleri gidiyor. Gitmemeleri hata..! Bence de gitsinler zaten! Allah herkese tek bir ömür vermiş, iki tane değil ki! Hadi iki tane olsa, birisini birilerine feda edelim, diğerini kendi keyfimize göre yaşayalım. Sadece bir tane dünya hayatı! Ve onu eş dahi olsa, anlayışsız ve duygu hoyratı, bencil insanlara harcatacak kadar ucuz değil.

Duymayana duyurmak, görmeyene göstermeye çalışmak, hissetmeyene hissedebileceği tatlı verilerle yaklaşmak gerekir. Duyar, görür, hissederse siz kazanırsınız. Yapılanların boşa gittiği duygusunu yaşıyorsa, o gider… ve geri dönmez…

Kavgaları, dırdırlarıyla gider evlilikten. Evin içinde huzur kelimesinin karşılığını, sadece kitaplıktaki sözlükte bulursunuz. Onun dışında asla bilemezsiniz.

Gitmesin istiyorsanız, gitmemesi için ne yapmanız gerektiğini ona sorabilirsiniz… çeşitli şekillerde anlattığı; ancak sizin ısrarla duymadığınız ihtiyaçlarını duyabilir, karşılıklı yakın hissedeceğiniz tatlı tavırlarınızla onu geleceğinizde yeniden yeşertebilirsiniz.

Post a Comment

0 Comments