“Pembe fili düşünme.”
Bu cümleyi okuduğun an, aklına gelen ilk görüntü ne oldu?
Büyük ihtimalle, zihninin tam ortasında tatlı mı tatlı, koca kulaklı bir pembe fil beliriverdi.
Oysa sana düşünme denmişti, değil mi?
İşte tam da bu an, zihnin ne kadar paradoksal çalıştığını gözler önüne seriyor. Ve bu yalnızca eğlenceli bir kelime oyunu değil; psikolojide derin bir teorinin ve spiritüel öğretilerin kalbinde duran bir gerçeklik.
🧠 “Düşünme” Dediğinde Zihin Ne Yapar?
Psikolojide bu olgu “ironi süreci teorisi” olarak bilinir. Sosyal psikolog Daniel Wegner’ın 1980’lerde yaptığı deneyler gösteriyor ki, bir düşünceyi bastırmaya çalıştığımızda onu zihnimizde daha da büyütüyoruz.
Çünkü bir düşünceyi bastırmak, sürekli onu izlemek anlamına geliyor.
Zihin şöyle çalışır:
“Pembe fili düşünmemeliyim” dediğinde, beyin önce o pembe fili bulur. Neyi düşünmemen gerektiğini anlaması için önce onu düşünmesi gerekir.
Bu ironik etki, zihinsel kontrolün paradoksudur. Ve hepimizin içinde işleyen görünmez bir mekanizmadır.
🌿 Zihinle Savaşma, Fark Et ve Geçip Gitmesine İzin Ver
Zen Budizmi bu konuda çok nettir: Düşünceyi bastırma. Sadece fark et ve bırak geçsin. Direnç gösterdiğin her şey güç kazanır.
Eckhart Tolle’nin şu cümlesi tam bu noktada bir pusula gibidir:
“Direndiğin her şey varlığını sürdürür. Kabul ettiğin her şey dönüşür.”
Zihne “düşünme” dediğimizde ona savaşı başlatıyoruz. Ama fark ettiğimizde savaşı sonlandırıyor, dönüşüm için bir kapı aralıyoruz.
🎭 Modern Hayatta Zihinsel Tuzaklar
Günümüz dünyası dikkat avcılarıyla dolu. Reklamlar, telefon bildirimleri, sosyal medya, yapılacaklar listeleri... Zihnimiz sürekli bir uyarı bombardımanında. Ve tam da bu yüzden, ne yapmamamız gerektiğini düşündükçe onu yapmaya daha çok eğilim gösteriyoruz.
Diyetteyken “tatlı yememeliyim” dediğimizde, çikolata rafları zihnimizde kurulur.
Meditasyon yaparken “sessiz kalmalıyım” dediğimizde, düşünceler megafonla konuşmaya başlar.
Zihin, ne yapmayacağını değil, ne yapacağını bilmek ister. Onu yönlendirmek gerekir — ama direnerek değil, dostça rehberlik ederek.
🔄 Olumlamalar: Zihinle Konuşmanın Sanatı
“Pembe fili düşünme” örneği, olumlamaların neden dikkatle yazılması gerektiğini anlatmak için harika bir metafordur.
Bilinçaltı zihnimiz, olumsuzluk eklerini algılamakta zayıftır. Şöyle düşün:
🧩 “Korkmuyorum” dediğinde, zihin “korku” kelimesine odaklanır.
🧩 “Başarısız olmak istemiyorum” dediğinde, önce “başarısızlık” kodlanır.
Oysa zihin, net yönlendirme ister. Bu yüzden olumlamalar pozitif, şimdiki zamanda ve canlı imgelerle dolu olmalıdır:
❌ “Endişelenmek istemiyorum”
✅ “Huzurluyum ve güvendeyim.”
❌ “Yalnız kalmak istemiyorum”
✅ “Sevgi dolu ilişkiler içindeyim.”
❌ “Hasta olmak istemiyorum”
✅ “Sağlıklıyım ve bedenim güçleniyor.”
Bu cümleler yalnızca kelime değildir. Zihnin rotasını çizen haritalardır.
🎯 Zihnin GPS’i: Dikkatin Gittiği Yere Enerji Akar
Olumsuz cümleler, zihne hedef göstermez. Sadece nereye gitmemesi gerektiğini söyler. Ama bilinçaltı bu boşlukta yönünü şaşırır. İşte bu yüzden net, pozitif, şimdiki zamanda kurulmuş cümleler zihinsel GPS işlevi görür.
Zihin bir çocuk gibidir.
“Oraya gitme!” dersen, oraya koşar.
Ama “Gel, buraya oturalım” dersen, seni takip eder.
💬 Kelimeler Büyüdür. Zihin Dinler.
Zihninle ilişkini değiştirmek istiyorsan, önce onunla nasıl konuştuğuna bak.
✨ Zihin olumsuzu duyamaz.
✨ Ne istemediğine değil, ne istediğine odaklan.
✨ Dikkatini yönelttiğin şeyi büyütürsün.
Her “pembe fili düşünme” cümlesi, bir farkındalık davetidir. Bastırmaya çalışmak yerine fark ettiğinde, zihnin doğal akışı içinde düşünceler serbest kalır.
Ve bu farkındalık, sadece huzur değil; dönüşüm getirir.
🪞Zihninle Savaşma, Onunla Dost Ol
Zihnin senin düşmanın değil.
O, senin en eski yol arkadaşın.
Ve bazen seni korumaya çalışırken, pembe filleri yollarina dizer.
Ama artık bu oyunu anlıyorsun.
Bastırmak yerine fark ediyorsun.
Savaşmak yerine gözlemliyorsun.
Kaçmak yerine kabul ediyorsun.
Ve işte simdi— gerçek özgürlük başlıyor.
✨ Zihin sakinleşmek için bastırilmaya değil, duyulmaya ihtiyaç duyar.
“Pembe fili düşünme” dediğinde, önce gülümsediysen — doğru yoldasın demektir.
Belki bu yazı da ilgini çeker ne dersin?
0 Comments